پایگاه اطلاع رسانی آیت الله ابراهیم امینی قدس سره

GİRİŞ

GİRİŞ


Bismillahirrahmanirrahim


İyi bir inkılap ve değişim, ancak temelde yapılan inkılap ve değişimdir. Yarınki görüş sahipleri, ülkeyi yöneltecek olanlar, sorumlular, liderler, dini ayakta tutacak, inandıklarını yaşayacak ve yaşatacak olanlar bugünün çocuklarıdır.

Dolayısıyla, asıl programlar, asıl çalışmalar ve asıl oyunlar çocuklara yöneliktir. Yaş ağaç gibi her tarafa eğilebilen çocuklardır. Bu yüzden herkes var gücünü harcayarak geleceğin bu aydınlarını kendine taraf eğmeye ve kendi amaçları doğrultusunda yetiştirmeye çalışmaktadır.

Baba ve annelerin çocuklar üzerinde bir takım hakları olduğu gibi çocuklarında baba ve anneler üzerinde bir takım hakları vardır. İslam bu konuya da çok önem vermiş ve bu alanda bir takım emir ve yasaklar belirtmiştir.

Mesela, evlenirken her şeyden önce çocuklarınıza iyi anneler seçin, buyurmuştur. Anne ve baba henüz evlenmeden bu, İslam’ın onlara ilk emridir. Eş olarak seçeceğiniz kadın, ilk önce çocuklarınız için iyi bir anne olma liyakatine sahip olmalıdır.

Çünkü çocuk, annenin kucağında ve onun ninnileriyle büyür. Daha sonra gerdeğe girmeden önce Allah’tan size mümin, salih evlatlar vermesini isteyin, buyuruyor ve bebeğin temelinin manevi değerler üzerine atılmasını istiyor.

Bebeğin sakat olmaması, mükemmel olması için zifaf zaman ve mekanı hakkında yine emirler veriyor. Onun peşinden haram lokmanın doğuracağı sonuçlardan korumak için rahimdeki bebeğin helal lokmayla beslenmesini tavsiye ediyor.

Bugün psikologların da ispatladığı gibi, rahimdeki bebek anne ve babanın her türlü hareketlerinden etkilendiğinden, anne ve babaya bazı hareketlerden kaçınmalarını ve manevi değerlere yönelmelerini tavsiye etmeyi de unutmuyor.

Yine, bebek dünyaya gelince sağ kulağına ezan ve sol kulağına ikamet okunmasını emrederken ilk tevhid dersini veriyor. Sonra da onlara iyi isimler bırakılmasını, müslümana yakışır isimler verilmesini buyuruyor. Onu da çocuğun dünyaya geldikten sonraki eğitim ve öğretimi izliyor...

İslam bu zarif ve esnek yaratığın eğitiminin önemini göz ardı etmemiş ve buna gereken ehemmiyeti vermiştir. Bu alandaki büyük sorumluluğunu bilmeyen gafil anne ve babaları yer yer ikaz etmiş ve onlara yol göstermiştir.

İslam'ın eğitiminden yeteri kadar haberi olmayışından olacak ki bugün sözde müslüman aile ocaklarında İslam'la alakası olmayan çocukların yetiştiğine şahit oluyoruz. Oysa bu konudan bütün müslümanar sorumludurlar.

İslam'dan uzaklaşmamız ve daha doğrusu uzaklaştırılmamız neticesinde bugün her şeyi batılı ülkelerden beklemekteyiz. Halbuki eğer İslam'dan biraz haberimiz olsaydı batının ne kadar zayıf olduğu, batı kültürünün ne denli eksik olduğu ve bu konuda batı kültürünün zengin İslam kültürüyle mukayese bile edilemeyeceği görülürdü.

İslam'ın insanlara ve halk tabakalarına tanıdığı hakkı hiç bir din ve hiç bir düzen tanımamış ve İslam'ın insanlara verdiği değeri hiç kimse vermemiştir.

İslam kültür ve medeniyeti dünyanın dört bir yanını kuşatmışken daha batı bugünkünden kat kat kötü vahşiliğini koruyordu. İnsanlara izzet veren, insanları kendi fıtratlarına geri çeviren İslam'ın buyruklarıdır.

Tabi ki bu da İslam'ın en kamil ve en üstün ilahi bir din olmasından kaynaklanmaktadır.

Bugün ülkemizde her alanda yoğun çalışmalar yapılırken, her alanda kitaplar yazılıp programlar hazırlanırken çocukların eğitimi alanında böyle sağlıklı bir çalışmaya rastlamamaktayız.

Biz, bu boşluğun farkında vararak Türkçüye çevirmiş olduğumuz “İslam’da Aile” adlı kitabımızda vaadini verdiğimiz “İslam’da Çocuk ve Terbiyesi” kitabını 11.

baskısından Türkçüye çevirerek anne-babalar ve evlenme eşiğindeki gençlerimize sunduk. Bu çalışmamızın İslam anne-babalarına ve İslam evlatlarına ışık tutması ve Allah Teala nezdinde kabul görülmesi ümidiyle...

Tevfik Allah’tandır.


Cafer Bendiderya


takdîm


Bu kitabı, İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s), Zeyneb, Ümmükülsum gibi liyakatli evlatlar yetiştiren İslam’ın örnek baba ve annesi Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’ya (s.a) takdim ediyorum.

O liyakatli baba ve anneler ki, İmam (ruhum ona feda olsun) gibi bilinçli, katiyetli, fedakâr ve yiğit evlatlar yetiştirmişler. İslam şehidlerinin o yürekleri dağlı anne ve babalarına ki, aziz kanlarını vererek İslam’ın çehresini parlatan ve İslam ağacını sulayan mücahit ve başları koltuklarında evlatlar yetiştirmişlerdir.

 

önsöz


Eğitimle öğretim birbirinden farklı iki şeydir. Öğretim bir şeyi birine öğretmek anlamındadır. Eğitim ve terbiye ise yapıcılık, kişilik yetiştirme anlamındadır. Eğitim ve terbiyeyle insanları isteğe göre yetiştirmek ve sonuçta toplumu değiştirmek mümkündür.

Eğitim başarılı olması için çok hesaplı ve iyi bir programla yapılmalıdır. Eğitimde sadece öğüt ve nasihat yeterli değildir, iyi bir sonuç vermesi için bunun yanında durum ve şartların istenildiği gibi olması da gerekir. Terbiyede bir kaç şey şarttır:

1- Eğitici, eğitmek istediği kişiyi tanımalı, onun yaratılışının cismi ve nefsi özelliklerini bilmelidir.

2- Eğitim için bir hedefi olmalı; yani, nasıl bir insan yetiştirmek istediğine dikkat etmelidir.

3- Programı olmalıdır. Yani, üzerinde çalıştığı kişiyi eğitmek için hangi ortam ve şartların gerekli olduğunu bilmeli, onları hazırlamalı ve iyi bir şekilde kullanmalıdır. Ancak böyle bir durumda çalışmasının iyi bir sonuç vermesi beklenebilir.

Eğitim ve terbiye için en uygun zaman çocukluk dönemidir. Çünkü bu dönemde çocuk henüz şekillenmemiş ve her türlü terbiyeyi almaya hazır durumdadır. Bu hassas ve önemli meselenin sorumluluğu birinci derecede anne ve babaların üzerine bırakılmıştır.

Ancak, terbiye kolay bir iş değildir; aksine iş bilirlik, yeterli bilgi ve tecrübe, sabır ve gerekli katiyeti gerektiren çok zarif ve hassas bir iştir.

Ne yazık ki, çoğu anne ve babalar nasıl terbiye edilmesi gerektiğini bilmiyor, dolayısıyla çoğu çocuklar hesaplı bir programla ve doğru-dürüst bir şekilde eğitilmiyor, bilakis kendiliklerinden ve kendi kendilerine büyüyorlar.

Terbiye konusu, sözde gelişmiş doğu ve batı ülkelerinde çok önem taşımaktadır. Bu hususta çok araştırmalar yapılmış, yararlı kitaplar yazılmış ve uzmanlar yetişmiştir.

Fakat ülkemizde bu hayatî konuya yeteri kadar ilgi gösterilmemiştir. Bir miktar mütahassısımız varsa da ve bu alanda bir takım kitaplar yazılmışsa da yeterli değildir.

Yabancı dillerden bir çok kitap dilimize çevrilmiş ve okuyuculara sunulmuştur. Ancak, genelde bu kitapların -doğulu ve batılı kitapların- iki büyük kusuru var:

Birinci kusuru, insanı sadece cismi ve dünya hayatı açısından inceleyip, batınî saadet ve bedbahtlıktan, uhrevi hayattan gaflet etmiş veya bunlara değinmekten kaçınmışlardır.

Terbiye için batıda, büyüdüğü zaman rahat bir şekilde yaşayabilmesi, maddi ve hayvani lezzetlerden yararlanabilmesi için çocuğun cismî gücünü ve hayvanî kuvvesini, asap ve beynini sağlam eğitmekten başka bir hedef yoktur.

Bazen ahlaktan bahsedilmişse de o da dünya hayatı ve maddi menfaatların hizmetindedir. Ama batınî kemalat veya noksanlıklardan, uhrevi saadet veya bedbahtlığın sebeplerinden ve genel olarak ahlaki ve manevi yaşamdan bahsedilmemiştir.

İkinci kusuru, batı terbiyesinin temellerini deney ve tecrübe oluşturmuş olup dini bir yönü yoktur. Dolayısıyla, böyle kitaplar insanı cisim ve ruh, dünya ve ahret hayatı olmak üzere iki açıdan göz önünde bulunduran müslümanlar için tamamen faydalı olamaz.

Buna binaen, bu alanda mütalaa ve araştırmaya koyulduk ve araştırmamızın sonucunu kitap halinde okuyuculara sunduk. Bu kitapta asıl kaynağımız Kur’an-ı Kerim, hadis ve ahlak kitaplarıdır.

Bunun yanı sıra Farsça ve Arapçaya çevrilen onlarca psikoloji, çocuk terbiyesi ve yine sağlık kitabından yararlandık. Kendi yazarlarımızca hazırlanan çocuk terbiyesiyle ilgili kitapları da gözden geçirdik.

Ayrıca, bu konuda şahsi tecrübelerimize de yer verdik. Bu naçiz eserimizin eğiticilere ve genel olarak müslümanlara yararlı olması ümidiyle...

1358 Bahman


Kum - İbrahim Eminî Necefabadî